Ukrayna BDT(Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkeleri arasında altın stoğu bakımından ikinci sırada bulunuyor.
Buna göre Ukrayna’nın 18.8 milyar dolarlık altın stoğu bulunuyor. Ukrayna’yı 12,31 milyar dolarlık stokla Kazakistan izliyor. Listenin birinci sırasında 278,9 milyar dolar ile Rusya yer alıyor.
ALTIN
Amerikan Federal Bankası’nın mahzenlerinde yaklaşık 8 bin ton altın olduğu tahmin ediliyor. Peki bu değerli madenin tüm dünya bankalarındaki rezervleri ne kadar? 140 ülkenin rezervlerini koordine eden Uluslararası Para Fonu‘nun rakamlarına göre bu miktar, yaklaşık 30 bin tonu aşıyor. Ancak, bu yanıltıcı bir istatistik. Çünkü, 30 bin tonluk dünya rezervi, dolaşım halindeki toplam altın miktarının sadece üçte birini oluşturuyor.
Altın, çağlar boyunca halkların ve devletlerin zenginliğini, geleceğini belirleyen maden… Eğer bu maden olmasaydı, kim Alaska için yerinden kımıldardı? Avustralya ve California bugünkü şöhretlerini büyük ölçüde altına borçlular. Ne var ki altın, iktisatçılar arasında da tartışmalar yaratıyor. Kimisi için altın rezervi ekonominin gidişatı konusunda ciddi bir referans… Kimisi için ise, bu maden artık bir ülkenin ekonomik ve mali gücünü belirlemiyor.
Altın, Antikçağ’dan bu yana para olarak kullanılıyor. Ama, günümüzde artık para değil, bir “”değer rezervi””… Ülkelerin parasının değeri altın rezervlerine endekslenmiş durumda. Peki ama neden? Çünkü para, uluslararası spekülasyonlara karşı fazla duyarlı. Sonuçta bir ülkenin parasının değerine bakarak zenginliğini saptamak mümkün değil. Oysa, altın daha sabit bir değer. İşte bu nedenle, asırlardır uluslar zenginliklerini artırmak için altın rezervlerini genişletmeyi hedef aldılar. Tıpkı, bazı ailelerin ekonomik durumlarını daha sabit kılmak için altın biriktirmeleri gibi…
1944 yılında ABD’deki Bretton Woods kasabasında toplanan 44 ülkenin temsilcileri, savaştan sonra uluslararası değiş tokuşları daha düzenli kılmak için “”god exchange stardard”” denilen bir para sistemine geçtiler. Bu sistemin temel ilkesi şuydu: Her ulusal para, bir başka değerle değiştirilebilir, aynı zamanda altına da çevrilebilirdi. Bu değişimde referans para, Amerikan dolarıydı. Ve parite şöyle kurulmuştu. Bir ons altın, yani 29 gram altın 35 dolara eşitti. Kısacası, bir kişi, sabit bir kurdan elindeki doları serbestçe altına, altını da dolara çevirebiliyordu. Bu sistem 1971 yılında geçersiz hale geldi. Çünkü, Amerikan devlet başkanı Nixon, aynı yıl, doların altına çevrilebilmesine son verdi. O yıl Amerikan dış borçlar dengesi kırmızı alarm veriyordu ve dünyanın diğer yörelerinde çok miktarda altın hareket halindeydi.
Günümüzde altının değeri, belli başlı mali merkezlerde gün gün belirleniyor. Bu merkezlerden en önemlisi, Londra Altın Piyasası… Fiyat, sabahın 10.30’unda belirleniyor, gün boyunca küçük de olsa değişiklikler gösterdikten sonra, öğleden sonra 3’te sabitleniyor. Bu rakamın belirlenmesinde, dünyanın en güçlü 5 pazarının temsilcileri (Johnson Matthey, Mocatha and Goldsmith, Samuel Montagu, Rothshild ve Sharps Pixley) belirleyici rol oynuyorlar. Fiyatı, tüm dünyadaki altın alış ve satışları etkiliyor. Burada hemen belirtelim ki, serbest piyasa koşullarının yanı sıra başka değişkenler de fiyatın oluşmasında devreye girebiliyor. Örneğin, Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki madenlerde başlatılan bir grev, “”sarı maden””‘in fiyatını ok gibi yükseltebiliyor.
Altın çok eskiden beri bilinmesine karşın, bir sanayi ürünü olarak üretilmesi 1800’lerin ortalarında gerçekleşiyor. Günümüzde, yılda yaklaşık 2.500 ton altın üretiliyor. En büyük altın üreticisi ülke, yılda ortalama 475 ton ile Güney Afrika Cumhuriyeti. Onu sırasıyla ABD, Latin Amerika, Avustralya, Kanada, Çin, Endonezya ve Rusya izliyor. Avrupa altın üretimi açısından fakir bir kıta. Yıllık ortalama altın üretimi 25 tonu geçmiyor. Avrupa’da İspanya, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerde üçüncü şahısların külçe altın satın almaları yasak. Türkiye’de ise, sadece kuyumcu firmalar, altın borsasından külçe altın satın alabiliyorlar. Üçüncü şahısların alımı söz konusu değil.
Dünyadaki altının sadece üçte biri ulusal bankaların rezervlerinde. Geri kalan ise, özel şahısların kasalarında ya da kuyumculuk sektöründe… Ancak, altından sadece kuyumculuk sektöründe yararlanılmıyor. Sarı maden, elektronik sanayiinden uzay çalışmalarına, tıp alanından dişçiliğe kadar çok geniş bir kullanım alanına sahip.
Tarih, altın fazlasının ekonomiye verdiği zararların örnekleriyle dolu. Örneğin 16. yüzyılda, Amerika’nın keşfiyle birlikte, İspanyol fatihler Meksika ve Peru altınlarını Avrupa’ya taşıdılar. Bu yüklü miktarda altın, Avrupa’daki fiyatlarda gerçek anlamda bir devrim yarattı ve bütün ülkelerde malların fiyatları olağanüstü ölçüde arttı. Bir araştırmaya göre, o 50 yıllık dönem içinde Avrupa’da hayat koşulları tam 5-6 misli daha pahalılaştı. Aşırı altının ikinci yıkıcı etkisi, 18. yüzyılın ortalarında görüldü. Amerika (Nevada ve California) ve Güney Afrika’daki altın madenlerinin aşırı çalıştırılması, dünya altın rezervlerini katladı ve bunun sonucunda, yine birçok ülkede yüksek enflasyon yaşandı.
Altının devleri
Güney Afrika altın üretiminde yarışı başta götürüyor. Hemen arkasından ABD geliyor. Dünya altın üretimi 11 ülkenin hakimiyeti altında; bunlardan sadece ikisi Avrupa ülkesi: Özbekistan ve Rusya… Günümüzde, Avrupa’nın tamamında, her yıl yaklaşık 25 ton altın üretiliyor. Bugün dünya üzerinde 50 ülke, her yıl 2500 ton altın üretiyor. Ancak, yeni geliştirilen düşük maliyetli teknolojilerle üretimin artırılacağı sanılıyor. Bu teknolojiler sayesinde, maliyetli olduğu gerekçesiyle Türkiye ile Yunanistan’da başlatılmayan altın arama çalışmalarının, yakın gelecekte hızlandırılacağı belirtiliyor.
Yıllık Altın üretimi (ton) | |
Ülkeler | Miktar |
Güney Afrika | 475 ton |
ABD | 365 ton |
Latin Amerika | 335 ton |
Avustralya | 335 ton |
Kanada | 185 ton |
Çin | 160 ton |
Endonezya | 140 ton |
Rusya | 125 ton |
Özbekistan | 85 ton |
Gana | 75 ton |
Papua Yeni Gine | 60 ton |
Türkiye’nin Toprak Altındaki Serveti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Türkiye’nin altın madeni rezervinin 6 bin 500 ton olarak tahmin edildiğini, görünür rezervin ise 469 bin ton olduğunu söyledi.
Tahmini rezervi 6 bin 500 ton olan altın madeninin yeterince aranmadığını kaydeden Bakan, bunun başlıca nedenleri arasında yanlış kamuoyu değerlendirmeleri, çevre baskısı ve bürokratik işlemlerin ağırlığı olduğunu ifade etti.
17 Yabancı Şirket Var
Türkiye’deki altın madeni aramalarıyla ilgili 17 yabancı şirket bulunduğunu ve şimdiye kadar 43 altın maden işletme ruhsatı verildiğini kaydeden Bakan, İzmir, Uşak, Balıkesir, Eskişehir, Artvin ve Manisa’da da altın ve gümüş yatakları bulunduğunu bildirdi.
Focusdergisi.com, Gazeta Po Ukrainski, gazetem.com’dan derlenmiştir.