Dünya çapında şair ve ressam Ukraynalı Taras Grigoroviç Şevçenko’nun Kanada’nın Oakville şehrindeki 2,5 ton ağırlığındaki heykeli dün kimliği belirsiz kişilerce çalındı. 1951 yılında Sovyetler Birliği tarafından Kanada’ya armağan edilen bronz heykelin ne amaçla çalındığı araştırılıyor.
Uzmanlar heykelin bornzdan yapılmış olmasının hırsızların ilgisini çekmiş olabileceğini söylüyorlar.
RBK Ukraine
Taras Grigoroviç Şevçenko (9 Mart 1814 – 10 Mart 1861)
Ukraynalı hümanist şair ve ressam. Geride bıraktığı eserleri ile modern Ukrayna dili ve edebiyatının temeli olarak gösterilir
Kiev Bölgesi’nin Morintsi Köyü’nde köle bir ailenin çoçuğu olarak dünyaya gelen Şevçenko, 11 yaşında yetim kaldı. 1838’de özgürlüğüne kavuşan ve bu dönemde sanatsal yetenekleri ile fark edilen Şevçenko, aynı sene “”Karl Biriullov Sanat Akademisi””ne kabul edildi. “”İmparotorluk Sanat Akademisi””nde yılda bir kez yapılan yarışmada peyzaj dalında gümüş madalya alan Şevçenko, 1840 yılında yaptığı “Köpeğe Ekmek Veren Dilenci Çocuk” adlı yağlı boya tablosu ile yine gümüş madalya kazanır.
Şeviçenko’dan sonraki nesilde en çok tanınan Ukraynalı Şair İvan Franko, Sevçenko’nun anlaşılır, temiz ve akıcı anlatımına vurgu yaparken “Onun sanatsal anlatımındaki berraklık, derinlik ve zariflik daha önce hiçbir Ukrayna’lı yazarda görülmemiştir.” der.
1841 yılında destansı şiiri “Haydamakiy” yayınlanır. Aynı yılın Eylül ayında Şevçenko “Çingene Falcı” adlı eseri ile üçüncü kez gümüş madalya ile ödüllendirilir. Oyunlar da yazan sanatçı 1842’de “”Nikita Hayday”” adlı oyunu, 1843’te de “”Nazar Stodolya”” adlı dramasını bitirir.
St. Petersburg’da yaşarken Ukrayna’ya 1843, 1845 ve 1846 yıllarında olmak üzere üç kere gelen Şevçenko’nun üzerinde Ukrayna halkının yaşadığı zor şartlar derin bir iz bırakır.
1844 yılı, Çar’ın baskısı ve Ukrayna’nın yıkımı yüzünden acı içinde geçer. Şevçenko Anavatanı’nın bu tarihsel ve kültürel yıkımını resimler ve bunları “”Ukrayna Resimleri”” adını verdiği bir albüm içinde toplamaya karar verir.
1845 yılının 22 Mart’ında “”Sanat Akedemisi Konseyi””, Şevçenko’ya sanatçı ünvanı vermeye karar verir. Bu dönemde tekrar Ukrayna’ya giden Şevçenko, tarihçi Mikola Kostomarov ve diğer “”Saint Kirıl”” ve “”Methodius Kardeşler”” üyeleri ile buluşur. Bu topluluk Rus Çarlığı’nda politik reformları savunmak üzere oluşturulan gizli bir topluluktur.
Bu faliyetlerinden dolayı Şevçenko, diğer dernek üyeleri ile beraber 5 Nisan 1847’de tutuklanır. Bu topluluğun üyesi olmamasına rağmen Şevçenko’nun tutuklanma sebebi, aramalarda İmparatorluğu eleştiren “”Düş”” adlı şiirinin bulunmasıdır.
Şevçenko St. Petersburg’da hapsedilir. Oradan da Rusya’nın uzak bir köşesi olan Orenburg’a tek başına sürgüne gönderilir.
Sürgünde sürekli baskı altında olan Şevçenko’nun yazması ve resim yapması yasaktır. 1857’de çıkan af ile sürgünden dönse de St. Petersburg’a girmesine izin verilmeyen Şevçenko Nizhniy Novgorod’a gönderilir. Mayıs 1859’da Ukrayna’ya gitmek için izin alan Sanatçı oraya yerleşmeye karar vermiştir, ama tekrar tutuklanır.
Şevçenko son yıllarını şiir yazarak, resim yaparak, gravür sanatı ile uğraşarak ve eski çalışmalarını düzenleyerek geçirmiştir. Zor sürgün yıllarının ardından hastalanan sanatçı St. Petersburg’da 10 Mart 1861’de ölür.
Şevçenko ilk olarak St. Petersburg’daki “”Smolensk Mezarlığ””nda defnedilir. Ancak Şevçenko’nun “”Vasiyetim”” (Zapovit) şiirindeki isteği üzerine naaşı arkadaşları tarafından trenle Moskova’ya oradan da at vagonunda anavatanına getirilir ve 8 Mayıs’ta Dinyeper kıyısındaki Kaniv yakınlarında yer alan Çerneçka Horo’da (Keşişler Tepesi) tekrar defnedilir.
Sıkıntılar ve mücadele içinde geçen hayatı boyunca Şevçenko’nun en çok istediği şey olan köleliğin kaldırılması, onun ölümünden sadece yedi gün sonra gerçekleşmiştir.
Taras Şevçenko Ukrayna ve dünya edebiyatının en önemli şairlerindendir. Eserleri Modern Ukrayna Edebiyatı’na temel olmuş, şiirleri “Ukraynalılık” bilincinin gelişmesine büyük katkı yapmıştır.
Şair kimliği yanında büyük bir ressam olan Taras Şevçenko, Romantizm akımınından etkilenirken, hayatını çevreleyen sorunlar ve bunlara ilişkin fikirleri ve geçmişi anlayıp geleceği görebilen edebi kişiliği ile kendi tarzını oluşturmuştur.