15.3 C
Kiev
Perşembe, Mart 28, 2024
spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Anlaşmama protokol, Gönül Şamilkızı

Geçen haftanın en önemli olaylarından birisi Minsk’te imzalanan “barış” protokolüydü. Hem Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun, hem de Donbass’daki ayrılıkçıların ateşkes emri vermesinin ardından protokol metni hafta sonu AGİT tarafından açıklandı.

1410174550_ea7699fd-1-

12 maddelik protokolün ilk maddesi en kısa sürede iki taraflı şekilde ateşkesin başlatılmasını, ikinci maddesi ise AGİT tarafından ateşkesin uygulanmasına ilişkin gözlem faaliyetlerinin yürütülmesinin sağlanmasını öngörüyor.

Protokolün en dikkat çeken noktası üçüncü, dokuzuncu ve onuncu maddeler.  İlk iki madde Ukrayna’nın yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılmasına, aynı zamanda  Donetsk ve Lugansk vilayetlerinin ayrı-ayrı bölgelerinde geçici olarak yerel yönetimlerin belirlenmesine ilişkin tasarıyı, yani özel statü hakkında kanunu kabul etmesini, ardından da bu yasa çerçevesinde erken yerel seçimlerin yapılmasını öngörüyor.  Onuncu madde ise yasadışı silahlı grupların, askeri araçların, militanların ve paralı askerlerin Ukrayna topraklarından çıkmasıyla ilgili (madde 10).

Diğer maddeler Ukrayna-Rusya sınırında sürekli gözlem faaliyetlerinin yürütülmesi, sınır bölgelerinde AGİT şemsiyesi altında güvenlik bölgelerinin oluşturulması; esirlerin ve tüm yasa dışı tutukluların serbest bırakılması; Donetsk ve Lugansk’taki olaylara karışan insanların yargılanmamasını ve cezalandırılmamasını öngören yasanın kabulü; diyalogun sürdürülmesi; Donbass bölgesinin ekonomik kalkınması için programın kabulü gibi  konuları kapsıyor.

Göz boyama protokolü

Dolayısıyla, ortada kimsenin adının zikredilmediği, görünürde her kese dokunan, aslında kimseye dokunmayan, çok sayıda soru doğuran, hukuki nitelik taşımayan, en iyi halde centilmen anlaşması kategorisinde değerlendirilebilecek bir belge var. Belgenin oluşturulma şekli bile bu protokolün hukukiliğini, geçerliliğini kuşku altına almak için yeterli. Protokol  “üç taraflı temas grubu” tarafından oluşturulmuş ve imzalanmış. “Üç taraflı  temas grubu”ndan kasıt, AGİT, Ukrayna ve Rusya.  Belgenin altında AGİT Büyükelçisi Heidi Tagliavini’nin, Ukrayna’nın eski Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma’nın ve Rusya’nın Ukrayna Büyükelçisi Mihail Zurabov’un imzası bulunuyor. Tagliavini ve Zurabov resmi yetkili isimler. Kuçma’nın Ukrayna devleti adına her hangi bir anlaşmaya imza atma yetkisi yok. Yani Kiev aslında anlaşmanın yapay olduğunun farkında – bu nedenle resmi imza yerine, hiçbir resmi makamı, yetkisi, görevi olmayan Kuçma’nın imzasını tercih ediyor.

1410174628_360786-viennaÖte yandan, protokolün altında iki imza daha var – Aleksandr Zaharçenko ve İgor Plotnitskiy. Bunlar Ukrayna tarafından terörist, Rusya tarafındansa sözde Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin temsilcileri olarak görülen isimler. Ancak belgede adlarının önünde her hangi unvan yok. Yani Zaharçenko ve Plotnitskiy “üç taraflı temas grubunda” hangi tarafı temsil ediyor, belli değil. Hiç kuşkusuz, bu bir “orta yol” girişimi, ancak gerek protokolün adında, gerek metninde direkt olarak “üç taraflı temas grubu” ifadesinin yer alması – yani şekil ve içerik arasındaki çelişki belgenin hukukiliğini gölgeliyor. Dolayısıyla, bu protokol şu kritik soruya cevap vermiyor: kim kimdir ve kim neden sorumludur?

Hayali taraflar, havada kalan sorumluluklar

Aynı cevapsız sorular protokolün içeriği için de geçerli.  Anlaşmanın ilk maddesine göre taraflar iki taraflı şekilde ateşin durdurulması gerektiği konusunda anlaşıyor. Hangi taraflar? Diyelim ki, bütün durumlarda tarafın biri Ukrayna. Ya diğeri? Ayrılıkçılar mı? Rusya mı? İkisi de mi? Hiç biri mi? Cevap yok. İşte cevap olmadığı için de daha protokolün imzalandığı gün Mariupol’de ateşkes ihlal edildi.

Diğer bir maddede yasadışı silahlı grupların, askeri araçların, militanların ve paralı askerlerin Ukrayna topraklarından çıkması öngörülüyor. Kim bu yasadışı silahlı gruplar? Kime ait bu askeri araçlar, militanlar, paralı askerler? Ve en önemlisi, Ukrayna topraklarından nereye gitmeleri lazım? Rusya, Ukrayna’da askeri varlığının bulunduğuna dair suçlamaları reddediyor, “bir askerimiz dahi yok” diyor. Ayrılıkçılar kendilerini terörist, yasadışı silahlı grup olarak değil, bağımsızlık savaşçıları olarak görüyor ve Donbass’ın Ukrayna toprağı olmadığını iddia ediyor. Yani Rusya Büyükelçisinin ve ayrılıkçıların bu protokole imza atarak Ukrayna’da Rusya’ya ait yasadışı silahlı grupların, araçların, askerlerin olduğunu kabul ettiğine sevinmek için acele etmemek gerekiyor. Somut adresin belirtilmemesi Rusya’nın müdahalesini sürdürmesine olanak sağlıyor…

Ukrayna-Rusya sınırındaki durumun gözlemlenmesiyle ilgili madde de aynı şekilde adressiz. Bu gözlemi kim yapacak? Kiminle yapacak? Ukrayna ile Rusya mı, Ukrayna ile ayrılıkçılar mı, Rusya ile ayrılıkçılar mı, Rusya, Ukrayna ve ayrılıkçılar mı? Cevabı yok. Kimin işine nasıl gelirse…

1410174655_1408084597-0323-720x480-jpegÇok önemli olan diğer iki maddeye – Lugansk ve Donetsk’in ayrı-ayrı bölgelerine (ayrı-ayrı bölgelerden kasıt, ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelerdir ve Donbass’ın toplam arazisinin üçte birine denk geliyor) özel statü verilmesini öngören tasarının kabul edilmesine ve erken seçimler yapılmasına ilişkin anlaşmaya gelelim.

Aslında görünürde bu madde Kiev’in daha önceki merkezin yetkilerinin azaltılması önerisiyle örtüşüyor. Zira söz konusu maddede ne Rusya’nın talep ettiği federalleşmeyle, ne de ayrılıkçıların istediği bağımsızlıkla ilgili bir cümle yer almış değil.  Protokolde  “Donetsk Halk Cumhuriyeti” veya “Lugansk Halk Cumhuriyeti” gibi ifadeler de yok. Ayrılıkçıların liderlerinin isimleri ise yukarıda da yazdığımız gibi, unvansız… Ancak sorun şu ki, protokolde Ukrayna’nın bu talebi yerine getirmesi karşılığında ayrılıkçıların hangi adımı atacağına ilişkin sorunun cevabı da yok. Ayrılıkçıların özel statü ile yetinmesinin garantisi var mı? Elbette, hayır. Protokole imza atan ayrılıkçılar, özel statü verilse dahi sözde Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin Ukrayna’ya bağlı kalmasının söz konusu olmayacağını bildiriyorlar.

Kadük protokol neden imzalandı?

Özetlemek gerekirse, Minsk protokolü, daha önceki yazılarımızda da tahmin yürüttüğümüz gibi, kadük bir belge. Taraflar da bunun farkında.  Öyleyse, hangi tarafından tutsan elde kalan bu protokol neden imzalandı?

– Kremlin’in Batı’nın üçüncü yaptırım paketini engellemek ve Donbass’dan gelen soğuk tabutların artmasıyla birlikte “Kırımnaş” çılgınlığından ayılmaya başlayan Rus toplumuna “barışsever” görünmek için böyle bir adım atması gerekiyordu.

– Avrupa’nın Ukrayna’ya müdahalesi artık saklanamayan, kanıtlarla açığa çıkan Rusya ile daha fazla yüz-göz olmamak için böyle bir “barış protokolüne” ihtiyacı vardı.

– Son dönemde Kremlin’le söylemleri ayrı düşen, zaman-zaman Moskova’yı zor durumda bırakan ayrılıkçıların Putin’in “barışsever” imajı için bu sahnede yer almaları zorunluydu; öte yandan, bu, onlar için uluslararası görüşmelerde taraf olarak kabul görmeleri açısından fırsattı.

1410174655_1408084597-0323-720x480-jpeg– Ukrayna’ya gelince… Kiev, Rusya ile eşit olmayan savaşı askeri operasyonlarla kazanamayacağının farkında. Daha doğrusu, Rusya, son dönemde bu “farkındalığı” sağlamak için gerek Avrupa’da Almanya’nın başını çektiği ülkeler aracılığıyla diplomatik baskıları arttırmış, gerekse de Donbass’da Ukrayna ordusuna karşı öldürücü operasyonlara güç vermiş durumda. 

Özellikle de Ukrayna ordusunun ciddi başarılarının ardından İlovaysk’ta bütün bir taburun “Uragan” ve “Grad” füzelerinin yardımıyla pusuya düşürülerek mahvedilmesi ve ardından Rusya askeri araçlarının güneyde Novoazovsk kentine girmesi Kiev açısından önemli kırılma noktası. İlovaysk’ta Ukrayna ordusunun bütünlükte operasyonlar döneminde kaybettiği asker sayısı kadar – yaklaşık bin asker kaybettiği bildiriliyor.  Rusya’nın kayıplarının da çok olduğu, ağustosun ortalarında İlovaysk operasyonu için bölgeye gönderilen Rus askerlerinin büyük kısmının öldüğü de iddialar arasında.  Ölenlerin şimdiye kadar iddia edildiği gibi “gönüllüler” değil, “tatil için Ukrayna’ya savaşmaya giden” muvazzaf Rus askerler olduğunun Kremlin’in resmi propaganda araçları tarafından da itiraf edilmesi, rakamın hayli yüksek olduğunun kanıtı olarak görülüyor.

Putin’in taktik zaferi

Ancak Rusya için bu rakamdan çok daha önemli olan Ukrayna’da hedefine ulaşması ve görünüşe bakılırsa, minimum hedefine çok yaklaşmış durumda. Bu hedef Ukrayna’da Güney Osetya’ya benzer bir yapı oluşturmak. Kiev’in Avrupa Birliği’ne, NATO’ya entegrasyon hedefine karşı kullanılmaya hazır, hukuken Rusya’ya bağlı olmayan, ekonomik yükü Ukrayna’nın üzerinde olan, ancak Rusya’nın emirlerini yerine getiren bir yapı…

Defalarca ifade ettiğimiz gibi, Putin her ne kadar sık-sık oyun kuralı ve söylem değiştiren lider olsa dahi, şimdiki anda amacı Ukrayna’nın doğusunu işgal etmek değil. Veya şöyle ifade edelim – işgali resmileştirmek değil. Aynen Gürcistan’daki gibi.

Donbass gibi büyük ve sorunlu bir bölgeyi resmen işgal etmek Rusya ekonomisinin kaldıramayacağı bir yük. Daha Kırım’ın ekonomik sorunlarıyla baş edememişken altyapısı dağılmış, ekonomisi tamamen çökmüş bir bölgeyi  kendi topraklarına katmak Kremlin’in arzu ettiği bir senaryo değil. Daha da önemlisi, Donbass’ın resmen işgal edilmesi Rusya’nın Ukrayna’daki oyununu tamamen bitirir. Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı işgal edip, arkasından onların  “bağımsızlığını” tanımasıyla  birlikte Moskova’nın Gürcistan üzerindeki siyasi baskı mekanizmalarının ortadan kalkması,  Tiflis’in Batı’ya entegrasyon sürecinin geriye dönüşü olmayan yola girmesi gibi…

Dolayısıyla, Donbass’ın Rusya’ya bağlanması veya Rusya’nın bu bölgede kapsamlı askeri operasyon başlatması olabilecek senaryolar içerisinde en sonuncusu.

Ancak bu, Putin’in Ukrayna’yı rahat bırakacağı anlamına gelmiyor.  Stratejik anlamda Rusya’nın Ukrayna’yı kaybettiği artık çok açık. Hiçbir Ukrayna iktidarı bundan sonra Rusya’nın yedeğinde ilerlemeye, Rusya’nın stratejik projelerinde yer almaya cesaret edemez.  Rusya da bunun farkında ve şimdi Kremlin’in en önemli hedefi Ukrayna’yı kendi yanına çekmek değil, Ukrayna’nın Avrupa Birliği ve NATO ile entegrasyonu tamamlamasını engellemek, yalnızlaştırmak ve çökertmek.

1410174695_1407327671-4962

Bu, bir cezalandırma operasyonu. Eski Sovyet ülkelerinde, özellikle de Gürcistan’da ve Ukrayna’da  yaşanan devrimler, tüm eksikliklere ve sorunlara rağmen oturan seçim sistemi, yavaş-yavaş da olsa gelişen demokrasi bilinci Putin Rusya’sı için kötü örnek. Moskova için bu “bulaşıcı hastalığın” kaynağı olan Gürcüler gibi Ukraynalıları da cezalandırmak ve bunu her kese göstermek çok önemli.  Kremlin bunun için Ukrayna içerisinde kullanabileceği siyasi mekanizmaları tüketti. Yanukoviç’in devrilmesi, Timoşenko’nun seçimde yaşadığı husumet, Kırım’ın ilhakı ve Rusya’nın Donbass’a müdahalesiyle birlikte Kremlin’in Ukrayna siyasetini kontrol etme imkanı önemli ölçüde azaldı.

Donbass Ukrayna’yı cezalandırmak ve sürekli baskı altında tutmak için elde kalan tek mekanizma.  Rusya, her ne kadar bu terimi resmi tedavüle bıraksa dahi, Novorossiya’nın  “bağımsızlığını” tanımak niyetinde değil.  Çünkü Rusya’ya “bomba”nın kesinlikle Ukrayna’nın içinde olması lazım. İlovaysk kapanının da, Novoazovsk saldırısının da, Mariupol’ü ele geçirme çabalarının da, sınırdaki sürekli hareketliliğin de ve nihayet  Minsk protokolünün de amacı Ukrayna’nın bu “bomba”yı kabul etmesini sağlamak.

Soru şu: Poroşenko bu “bomba”yı kabul edecek mi?

Kaynak:

Gönül Şamilkızı – TRT Türk 

http://www.trtturk.com/haber/anlasmama-protokolu-83190.html

Diğer Haberler

Bizi Takip Edin

26,500BeğenenlerBeğen
3,252TakipçilerTakip Et
3,989AboneAbone Ol
- Reklam -spot_img

Güncel Haberler