14.2 C
Kiev
Perşembe, Mart 28, 2024
spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Ukrayna için dönüm noktası

1383742997_937485060

Litvanya 28-29 Kasım’da AB dönem başkanı olarak çok önemli bir zirveye ev sahipliği yapacak.

Doğu Ortaklığı Anlaşması Zirvesi, eski Sovyet mekanı ülkelerinin stratejik yönünün ve hem de bir nevi bu coğrafyadaki Batı-Rusya kapışmasının kaderinin belirleneceği bir dönüm noktası olacak. Bu noktadaki belirleyici ülke ise Ukrayna…

AB-Rusya kapışması

1383743200_1380699601flagukrainy

Avrupa Birliği, Mayıs 2008’de Polonya’nın önerisi ve İsveç’in desteği ile 6 eski Sovyet mekanı ülkesiyle Doğu Ortaklığı Anlaşmasını akdetti.

Amacı; bu ülkelerin Avrupa Birliği’ne entegrasyonunu sağlamak olan anlaşma, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna’yı kapsıyordu.

AB, 2010 yılına kadar Belarus hariç, diğer ülkelerle ortaklık anlaşmalarına ilişkin müzakereleri başlatmayı ve kısa sürede tamamlamayı planladığını beyan ediyordu. Ancak göz ardı edilen veya görünürde dikkate alınmayan bir faktör vardı: Rusya.

Rusya, kontrol altında tutmaya çalıştığı eski Sovyet mekanı ülkelerinin AB’ye entegrasyonuna karşı çıkıyor. Moskova, 2010 senesinde Kazakistan ve Belarus’la birlikte Avrasya Ekonomi Topluluğu nezdinde Gümrük İttifakı oluşturdu. Gümrük İttifakı, “Putin’in SSCB hayali” diye nitelendirilen ve 2015 senesinde ilan olunması planlanan Avrasya Birliği’nin ilk aşaması.

Rusya, eski Sovyet ülkelerinin tamamının bu ittifaka, dolayısıyla eski SSCB’nin yeni modeli olarak görülen Avrasya Birliği’ne katılması için her türlü ikna ve baskı yöntemlerini kullanıyor. Bu yöntemlerden en fazla nasibini alan ülke ise Ukrayna…

ukrayna-icin-donum-noktasi

Coğrafi konum itibari ile oldukça stratejik noktada yerleşen Ukrayna gerek Batı, gerekse de Rusya için vazgeçilmesi çok zor olan bir ülke.

SSCB’nin çöküşünün ardından başlayan bu rekabet özellikle 2004’te yaşanan “turuncu devrim”in ardından bir “onur meselesine” dönüşmüş durumda.

Devrimle birlikte Ukrayna’da iktidara gelen ve önemli demokratik reformlara imza atan Viktor Yuşçenko’nun tamamen Batı’ya dönük politika yürütme çabaları Moskova’nın ciddi ekonomik ve politik baskıları sonucu 2010 senesinde sekteye uğradı.

Rusya, özellikle Ukrayna’nın doğusundaki Rusça konuşan nüfus üzerindeki etkisini ve ekonomik gücünü kullanarak, Kiev’de devrim iktidarına son vermeyi başardı. Ancak Ukrayna’yı devrim öncesi döneme – Kuçma Ukrayna’sına döndürmeyi başaramadı.

2007 yılında başlatılan AB-Ukrayna ortaklık görüşmeleri Yuşçenko’nun iktidardan ayrılması ve Rusya yanlısı olarak tarif edilen Viktor Yanukoviç’in iktidara gelmesiyle yavaşlasa dahi, bitmedi.

AB’nin özellikle de Ukrayna’nın yakın komşusu ve Doğu Ortaklığı Anlaşmasının mimarı Polonya’nın ciddi çabaları sonucu Ukrayna 2011 senesinde ortaklık görüşmelerini tamamladı. 30 Mart 2012’de Kiev ve Brüksel, anlaşmayı paraf etti.

28-29 Kasım’da Litvanya’da yapılacak Doğu Ortaklığı zirvesinde ise Ukrayna ile AB arasında anlaşmanın imzalanması bekleniyor. Ancak daha kimse – gerek Ukraynalılar, gerek Avrupalılar, gerekse de süreci gözlemleyen uzmanlar kesin olarak anlaşmanın imzalanacağını söyleyemiyor. Çünkü kader gününe 3 hafta kalmasına rağmen, ortada ciddi “ama”lar var…

AB’nin şartı – Timoşenko…

1383743219_53175

En önemli “ama” eski Başbakan Yuliya Timoşenko ile ilgili…

Bazı AB ülkeleri, Yuliya Timoşenko’nun serbest bırakılmasını, daha doğrusu, tedavi için Almanya’ya gönderilmesine izin verilmesinin anlaşmanın imzalanması için ön şart niteliği taşıdığını bildiriyor.

Bazı Avrupalılar ise Timoşenko’nun tedavi için yurtdışına gönderilmesinin bile yeterli olmadığını, eski Başbakan’ın 2015 senesinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması için şartların da sağlanması gerektiğini bildiriyor.

Yanukoviç iktidarı ise bir taraftan Avrupa Birliği’nin daha önce belirlediği, ancak resmi olarak açıklanmayan 19 göstergeyi hatırlatarak bu listede Timoşenko konusunun geçmediğini bildiriyor, ancak diğer taraftan da AB ile ters düşmemeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Yanukoviç geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada parlamentonun Timoşenko’nun yurtdışında tedavisine izin vermesi durumunda söz konusu kanunu imzalayacağını söyledi.

Parlamentonun kanunu ne zaman kabul edeceği ise halen belirsizliğini koruyor.

İki gün önce Yüksek Rada’da Timoşenko ile ilgili görüşmelerin 7 Kasım’da yapılacağı açıklanmıştı. Ancak dün Ukrayna iktidarının Timoşenko’ya yönelik yeni soruşturma başlatma niyetinde olduğuna ilişkin haberler yayıldı ve iktidar partisi, parlamentonun hukuk komitesinin tasarıyı görüşmesini engelledi.

Kiev’den gelen haberlere göre, ülkenin Gelirler ve Vergiler Bakanlığı İngiltere’nin Lawrence Graham hukuk firmasının yardımıyla Ukrayna’nın ABD ve İsviçre’deki paralarının geri getirilmesi için çalışmalara başladı. Söz konusu paranın eski Başbakanlar Pavel Lazarenko ve Yuliya Timoşenko tarafından kanunsuz yollarla ülkeden çıkartıldığı iddia edildi.

Basında 200 milyon dolardan bahsedilirken, bazı Ukraynalı uzmanlar miktarın 500 milyon dolar civarında olduğunu bildirdiler. İddiaya göre, bu paralar Lazarenko döneminde – yani 90’lı yıllarda Timoşenko’nun başkanlığını yaptığı şirket aracılığıyla ülkeden çıkartıldı. Artı, Timoşenko’nun Başbakan olduğu 2005, 2008 ve 2010 yıllarında da devlete ait parayı bir İsviçre bankasına yatırdığı iddia edildi.

1383743290_52c736b-rada2

Ukrayna’nın süresi doluyor

Bu iddialar üzerine Ukrayna’da iktidarda bulunan Bölgeler Partisi yetkilileri Timoşenko’nun yurtdışına tedaviye gönderilmesi planının iptalini talep etti.

İktidar partisi milletvekillerine göre, ülkeden çıkartılmış yarım milyar dolar söz konusuyken Timoşenko’nun yurtdışına çıkışına izin verilmesi bu paraların bütçeye geri dönmeyeceği anlamına geliyor.

Bölgeler Partisi milletvekilleri, bu iddialardan yola çıkarak parlamentonun hukuk komitesinin Timoşenko’nun yurtdışına çıkış yolunu açacak tasarıyla ilgili görüşmelerini bloke ettiler. İlgili komitenin onayı olmadan tasarının genel kurula sunulması mümkün değil.

Bu konudaki en dikkat çekici nokta ise Ukrayna parlamentosuna tasarıyı kabul etmesi için Avrupalılar tarafından verilen gerekli sürenin dolmak üzere olması.

AB Konseyi 18 Kasım’da Vilnius zirvesinde Ukrayna ile serbest ticaret anlaşmasının imzalanıp-imzalanmayacağına karar verecek. Aslında bu kararın ekimde verilmesi gerekiyordu, ancak Brüksel Kiev’e Timoşenko sorununu çözmek için bir ay daha süre verdi. Şimdi Ukrayna’nın 18 Kasım’a kadar Timoşenko’nun yurtdışına çıkışının önünü açacak tasarıyla ilgili tüm prosedürleri tamamlaması gerekiyor.

1383743373_00-02e-12-10-11-timoshenko-trial

Yurtdışına para kaçırma iddialarının ardından AB’nin Timoşenko konusundaki tavrı değişir mi, değişmez mi? Şimdi Ukraynalı uzmanların en çok tartıştığı soru bu.

Ve çoğu uzmanlara göre, AB’nin tavrı değişmeyecek, Vilnius zirvesi sırasında Timoşenko hapiste bulunursa, Ukrayna ile serbest ticaret anlaşması imzalanmayacak. Çünkü Avrupalılar ABD ve İsviçre’de soruşturma iddialarının Ukrayna iktidarının Timoşenko’yu serbest bırakmamak için kullandığı PR eylemi olduğunu düşünüyorlar.

Zira ortada da resmi bir soruşturma yok, sadece bir özel hukuk firmasının iddiası var.

Ukrayna muhalefeti de Kiev’in sadece bu iddiaya dayanarak AB’yi etkilemesinin mümkünsüz olduğuna dikkat çekiyorlar.

Muhalefete göre, Timoşenko konusu artık bir kişinin sorunu değil. Bu sorun şimdi Ukrayna’nın bağımsızlığının ilanından sonra vereceği hayati önem arz eden kararın en kritik aşamasını oluşturuyor.

Avrupalılar da aynı düşüncedeler. AB’nin Ukrayna Ofisi Başkanı İan Tombinsky, herhangi yeni dava veya soruşturma olasılığının Timoşenko’nun affedilmesini engellememesi gerektiğini söyledi.

Kiev AB ile entegrasyonu bozmak mı istiyor?

1383743428_1375606901yanukovich

Muhalefetin iddiasına göre, Yanukoviç iktidarı aslında Timoşenko konusundaki spekülasyonlarla entegrasyon sürecini bozmaya çalışıyor, ancak suçun da kendi üzerinde kalmasını istemiyor.

UDAR Partisi Genel Başkan Yardımcısı Vitali Kovalçuk dün parlamentoda yaptığı konuşmada, son günlerde tüm muhalefetin dilinde olan bu konuya değinerek iktidara çağrı yaptı:

“Viktor Yanukoviç ve Bölgeler Partisi AB ile anlaşmayı imzalamaya hazırlanmıyorsa, bunu açık şekilde söylemeleri gerekiyor. Bu anlaşma ve Timoşenko konusuyla ilgili oyunlara bir son verin”

Muhalefetin bu iddialarını Ukrayna Cumhurbaşkanının Danışmanı Marina Stavniyçuk “Amerika’nın Sesi” radyosuna yaptığı açıklamada yalanladı. Stavniyçuk, Yanukoviç’in anlaşmanın imzalanmasının ertelenmesi ihtimalini daha düşünmediğini, tamamen Avrupa’ya entegrasyon konusuna konsantre olduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanının danışmanı, Kiev’in taahhütlerini yerine getirmek için az da olsa zamanı bulunduğunu söyledi.

Rusya vazgeçmiyor

1383743606_732

Yaşanan karmaşa herkesten daha çok Rusya’nın işine geliyor. Rusya, gerek siyasi, gerekse de ekonomik kaygılarla Ukrayna’nın AB ile serbest ticaret anlaşması imzalamasına karşı çıkıyor. Gerçi serbest ticaret anlaşmasının imzalanması AB’ye üyeliğin garantisi değil, ama yine de bu imza Kiev’in stratejik tercihinin ifadesi olarak çok-çok önemli. Her ne kadar Yanukoviç AB ile serbest ticaret anlaşmasının Gümrük Birliği ile işbirliğine engel teşkil etmediğini söylese dahi, Vilnius’ta atılacak imzanın ardından Ukrayna’nın Rusya ile ne siyasi, ne ekonomik, ne ticari ilişkileri eskisi kimi olmayacak. Kiev de, Brüksel de, Moskova da bunun farkında.

Rusya yönetimi, AB ile serbest ticaret anlaşmasının Gümrük Birliği’nin kapılarını Ukrayna’nın yüzüne kapatacağını söylüyor.

Başbakan Dmitri Medvedev, AB’yi kıskanmadıklarını, ancak Ukrayna’nın anlaşma imzalaması durumunda Rusya’dan her hangi konuda destek beklememesi gerektiğini defalarca açıkladı.

Rusya Devlet Başkanının Danışmanı Sergey Glazyev ise Ukrayna’nın bu anlaşmayı imzaladıktan sonra egemenliğini kaybedeceğini, ticari konularda bağımsız karar verebilen bir ülke olmayacağını söyledi.

Yanukoviç’i Gümrük Birliği’ne katılmaya ikna etmeye çalışan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’nın aynı anda iki ayrı ticari ittifakta bulunmasının mümkünsüz olduğunu ima etti.

Moskova, Kiev’in AB ile anlaşmayı imzalamasını engellemek için özellikle son aylarda her türlü baskıyı denedi.

Yaz aylarında Rusya Halk Sağlığı Kurumu, Ukrayna’nın ünlü Roshen çikolata-şekerleme şirketinin ürünlerinin ülkeye girişini yasakladı. Bahane olarak ürünlerin kalitesiyle ilgili sorunlar öne sürüldü, ancak gerçek nedenin Putin’le Yanukoviç arasındaki Gümrük Birliği anlaşmazlığı olduğu belliydi…

Bu olayın ardından iki ülke arasında gümrük krizi patlak verdi. Rusya Ukrayna’nın ihraç ettiği tüm ürünleri “risk” grubuna aldı ve sert gümrük işlemlerine tabi tutmaya başladı. Bir süre sonra durumda yumuşama görüldü, ancak son haftalarda Ukraynalı ihracatçılar yeniden alarm vermeye başladılar.

1383743519_45c87b21e878d4ef357d880a3831dc045d

Nihayet ekim sonunda Rusya en etkili “silahını” kullanmaya karar verdi. Gazprom, Kiev’in kendisine 882 milyon dolar borcu bulunduğunu ve bu borcun ödenmemesi durumunda ön ödeme sistemine geçeceğini açıkladı. Başbakan Medvedev de Gazprom’un kararını desteklediğini bildirdi. Rusya tarafı bu açıklamaların siyasi boyutu olmadığını iddia etse de, gerek Rus, gerek Ukraynalı uzmanlar gaz tehdidinin arka planında da Vilnius zirvesinde imzalanması beklenen anlaşmanın olduğunu vurguluyor…

AB’de umutlar azalıyor

Anlaşmanın imzalanma olasılığı ise her gün biraz daha azalıyor. İsveç Dışişleri Bakanı Carld Bildt, Vilnius’ta Kiev’le serbest ticaret anlaşmasının imzalanacağına inanmadığını söyledi. Bildt, hiçbir zaman bu konuda eminliğinin olmadığını vurguladı ve daha çözülmemiş çok sorun olduğunu bildirdi. İsveç Dışişleri Bakanı, sonucun Avrupa Parlamentosunun gözlemci misyonunun 14 Kasım’da açıklayacağı rapora ve AB Dışişleri Bakanlarının 18 Kasım’da bu raporu nasıl değerlendireceğine bağlı olduğunu vurguladı: “Ancak şimdilik ben bu olasılığı çok yüksek görmüyorum. Benim şimdiki değerlendirmem olumsuz…”

AB Dönem Başkanlığını yürüten Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius ise Timoşenko’nun affedilmesini istediklerini ve Yanukoviç’in bu kararı vereceğini umduklarını bildirdi. Linkevicius AB’nin Timoşenko konusunu hukukun üstünlüğü ilkesi açısından bir sembol, bir “turnusol kağıdı” olarak gördüğünü açıkladı.

1383743771_linas-antanas-linkevicius-61510244

Polonya Dışişleri Bakanı Padoslav Sikorsky da yaptığı açıklamada Timoşenko konusunun belirleyici olacağını söyledi. Bakan, Timoşenko sorununun çözülmemesi durumunda Ukrayna ile anlaşmanın imzalanmasının 2014 yılına erteleneceğini açıkladı. Radoslav Sikorsky, Vilnius zirvesinde Gürcistan ve Moldova’nın serbest ticaret anlaşmasını paraf edeceğini, 2014 yılında ise imzalayacağını bildirdi: “Ukrayna ile de önümüzdeki sene imzalayabiliriz”.

Polonya Dışişleri Bakanı, Ukrayna yönetimini kafa karıştırmak ve hile yapmak yerine zaman kaybetmeden gerekeni yapmaya çağırdı: “Ukrayna’nın şimdi şartları yerine getirerek AB’ye üyelik yolunu açıp-açmayacağına karar vermesi gerekiyor”.

Yani özetle, Ukrayna’nın stratejik tercihi Timoşenko konusuna bağlı. Yanukoviç iktidarı ya Timoşenko’yu serbest bırakarak anlaşmanın imzalanması önündeki en önemli engeli kaldıracak, ya da eski Başbakanı daha uzun süre hapiste tutarak Rusya ile AB arasındaki manevraları sürdürecek.

Doğu Ortaklığı biter mi?

Bazı uzmanlara göre, manevraların sürmesi, Vilnius zirvesinde Ukrayna ile anlaşmanın imzalanmaması Doğu Ortaklığı Anlaşmasının bitmesi anlamına gelecek.

Brussels School of International Studies’den Tom Casier’e göre, imzaların atılmaması Doğu Ortaklığı’nı bitirecek. Interfax haber ajansına konuşan Casier, “İmzaların atılmaması halinde Vilnius Zirvesi, Doğu Ortaklığı’nın neredeyse beş yıllık geçmişinin kutlama anı değil, cenazesi haline gelecek” dedi.

Avrupalı uzmana göre, Ukrayna ile Ortaklık Anlaşması büyük bir başarı olur, ancak aynı zamanda önümüzdeki dönemdeki tek önemli gelişme de olabilir: “Ermenistan Doğu Ortaklığı’ndan uzaklaştı. Gürcistan’la ilgili şüpheler artıyor. Siyasi istikrarsızlık Moldova’nın bile Doğu Ortaklığı’ndaki yerini belirsiz hale getirdi. Ukrayna olmadan Doğu Ortaklığı için bir gelecekten bahsetmek çok zor”

Tom Casier’e göre, Ukrayna ile imzaların atılmaması AB’nin bölgesel politikalarının iflası olacak ve Brüksel’in uluslararası toplumdaki rolüne darbe vuracak.

1383743869_136137436411

Avrupa Politika Merkezi uzmanı Amanda Paul da aynı görüşte. Paul’e göre, anlaşmanın imzalanmaması Doğu Ortaklığı’nın iflası anlamına gelecek: “Kendi komşularını içine çekebilecek durumda olmayan AB dünyada güven kaybına uğrayacak. Bunun kendi geleceğini Avrupa’ya entegrasyonda gören küçük Moldova ve Gürcistan için de darbe olacağını unutmamak gerekiyor. Ukrayna olmadan Moldova Moskova’nın baskıları karşısında daha fazla zorlanacak. Rusya için ise bu, iyi haber olacak. Moskova bu durumdan yararlanmaya çalışacak. Gerçi bu o kadar kolay olmayacak, çünkü Ukrayna Belarus değil”.

Almanya Hanns Seidel Stiftunf Fonu Brüksel ofisinin direktörü Christian Forstner de Ukrayna ile anlaşmanın imzalanmaması olasılığını Doğu Ortaklığı için tehlike olarak görüyor.

Forstner, bu programın en önemli ayağının Ukrayna olduğunu, anlaşma imzalanmasa, AB’nin Doğu Ortaklığı’nı gözden geçirmesi gerekeceğini söyledi.

Öte yandan, Forstner’e göre, sonuç alınmazsa, Kiev ile Brüksel arasındaki ilişkiler dondurulmasa dahi, soğuyacak: “Bir insan (Timoşenko) yüzünden bir ülke ile ilişkileri tehlikeye atmamak gerekiyor”…

(Gönül Şamilkızı – TRT Türk Artı)

Diğer Haberler

Bizi Takip Edin

26,500BeğenenlerBeğen
3,252TakipçilerTakip Et
3,989AboneAbone Ol
- Reklam -spot_img

Güncel Haberler