Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi, zaten aralarından uzun süre önce “kara kedi” geçen Ankara ile Moskova arasında söz düellosu başlattı.
Rusya’nın müdahalesinin ana hedefi olmasa da gelişmelerden etkilenen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Moskova’nın, Suriye lideri Beşar Esad’ı güçlendirmek için attığı her adım, onu devirmek için bütün gücüyle uğraşan Türkiye’yi zor duruma düşürüyor.
Suriye’deki iç savaşla birlike Türk-Rus ilişkilerinde soğuk rüzgarlar esti, kimi zaman çok sert açıklamaların yapıldığı oldu ama son günlerde karşılıklı suçlamaların dozu artmaya başladı. Dikkat çeken, Rusya’nın genellikle Türkiye’yi isim vermeden eleştirmesi, buna karşılık Türkiye’nin Moskova’yı adres göstererek açıklamalar yapmayı tercih etmesi. Tarafların son açıklamalarına bakıldığında Moskova-Ankara hattında bir “söz düellosu” yaşandığı daha net görülüyor…
“Meşru yardım”
Örneğin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kısa süre önce CBS’e yaptığı açıklamalarda sadece Batı dünyasına değil Türkiye’ye de önemli mesajlar var. Bu açıklamalar aynı zamanda Rusya’nın Suriye sorununa bakış açısını anlamak için incelenmeye değer nitelikte.
“…Suriye’deki varlığımıza gelince, bu varlığımız bugün Suriye hükümetine silah sevkiyatından, personele verilen eğitimden, Suriye halkına sağlanan insani yardımdan ibaret. BM Anlaşması’na yani çağdaş uluslararası hukukun temel ilkelerine dayanarak hareket ediyoruz. Uluslararası hukuka göre, askeri yardım dahil herhangi bir yardımın kesinlikle sadece meşru hükümetlere, bu hükümetlerin onayı veya isteği üzerine ya da BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla yapılması gerekir. Bu durumda eylemlerimiz, Suriye hükümetinin askeri ve teknik yardım talebiyle ilgilidir ve biz bunu, kesinlikle yasal uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yapıyoruz.”
Putin bu sözleriyle Suriye’deki varlığı “meşru” temele dayanan tek ülkenin Rusya olduğunu vurguluyor, ancak zamanda muhalif güçlere yardım eden-Türkiye gibi- ülkelerin uluslararası hukuka aykırı hareket ettiğini söylüyor.
“Terörist örgütler”
Putin açıklamasında Suriye muhalefetinden “terörist” diye söz ediyor:
“Suriye’de bir tek meşru ordu var. Bu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ordusu. Bazı uluslararası ortaklarımıza göre bu orduya karşı muhalefet savaşıyor. Ancak gerçekte Esad’ın ordusu, terör örgütlerine karşı savaşıyor…Eğer bu terörist gruplara dışarıdan silah ve para yardımı yapılmasaydı savaş olmazdı. Bana öyle geliyor ki, birileri IŞİD’in bazı birliklerini ya da genel olarak IŞİD’i Esad’ı devirmek için kullanmak, sonra ondan kurtulmak için kullanmak istiyor. Bence bu pratikte olanaksız zor bir görev.”
Rusya lideri böylece, adını vermeden, Batılı ülkeleri ve Türkiye’yi teröristlere yardım etmekle ve IŞİD’i kendi çıkarları için kullanmakla suçlamış oluyor. Putin’in CBS’e açıklamasında dikkat çeken bölümden biri de Esad’a her türlü desteği vermeye devam edeceklerini söylemesi:
“Esad’ın ordusuna yardım etmemiz gerektiğini söyledi. IŞİD’e karşı cephede Esad’ın ordusundan başka savaşan yok…”
Kısacası Rusya lideri adını vermeden Türkiye’ye sert suçlamalar yöneltiyor.
“Sivilleri öldürüyor”
Peki ya Ankara’nın yanıtı?
Ankara’nın yanıtı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın El Cezire Arapça’ya yaptığı açıklamalardan geldi. Erdoğan ise, isim de vererek Rusya’yı ve Putin’i eleştiriyor:
“…Devam eden operasyonlarda 65 kişinin öldüğünün haberini aldık. Nerede? Hama, Humus ve Halep taraflarında. Şimdi bu çok manidardır. Çünkü Rusya DAEŞ’e karşı burada bir mücadele vereceğini bizim Büyükelçiliğimize gönderdiği yazıda ifade ediyor. Ama DAEŞ’e karşı değil tam manasıyla rejime karşı direnen ılımlı muhalefete karşı bunu yaptı ve sivil insanlar öldürüldü, sivil insanların öldürülmesini de görmemezlikten geliyorlar..”
“Rusya Suriye ile neden bu kadar ilgileniyor” diye soran Erdoğan şunları söylüyor:
“Özellikle bu 65 insanın ölümüyle -ki bu rakam belki daha da artacak- uçaklarla yapılan bu saldırılarla ilgili olarak Sayın Putin ile elbette görüşeceğim. Kendileriyle daha önce Moskova’da yaptığım görüşme çerçevesinde dışişleri bakanlarımızın yaptığı görüşmeleri, bundan sonraki süreci, kendileriyle değerlendireceğim. Bu konuda üzüntülerimi de kendisine ifade edeceğim. Madem ki iki dost ülkeyiz, bu konuda attıkları adımı, yaptıklarını tekrar gözden geçirmelerini isteyeceğim. Çünkü bölgede ıstırabı olan, bu derdi çeken biziz. Rusya’nın Suriye’ye bir sınırı yok. Ama benim 911 kilometre sınırım var. Olanlardan da rahatsızım. Şu anda 2 milyon insanı misafir ediyor. Rusya’ya gitmedi bunlar. 2 milyon insana biz bakıyoruz, Rusya bakmıyor. Rusya Suriye’yle niye bu kadar ilgileniyor, bunu anlamak istiyorum.’
Kısacası Suriye, Türk-Rus ilişkilerinde giderek büyüyen bir sorun haline gelmeye devam ediyor.